7 Ağustos 2013 Çarşamba

Birdman of Alcatraz / Alkatraz Kuşçusu (1962)

 



Alışılmadık bir mahkumun uzun yıllara yayılan bir mahkumiyet hikayesi.

İşin içinde hapishane olunca direkt kaçmak ile ilgili konular akla geliyor ancak karşımızda istisnai bir örnek var. Gerçek bir yaşam öyküsüne dayanan filmde bütün klişeleri/kalıpları zorlayan bir insan Robert Stroud. Hatta bunun sistemin bir ürünü olan hapishaneden hareketle bütün dünyaya yayabiliriz. Burada farklı bir duruş var çünkü.

Siyah beyaz çekimler de farklı yanlarından biri ayrıca.

Filmi sevenlere ayrıca önerim: Papillon-Kelebek (II) (1973)

Filmden: 'hapishane müdürü Harvey ile Stroud arasındaki diyaloglardan biri:
RFS - Beni duyabiliyor musun, Müdür Bey?

Harvey, ben Bob Stroud.

HS - Seni duyuyorum, Stroud.

RFS - Seyret.
D blokta artık hiç silah kalmadı.
Askerleri durdurabilirsin, Harvey.
Burası Iwo Jima değil.

HS - Ya Logue ve Burns?

RFS - Öldüler.
Tabii, bizi öldürmek istiyorsan eğer,
küçük bir atom bombası atabilirsin.

HS - Orada hiç silah olmadığını
nereden bileceğim?

RFS - Çünkü sana ben söylüyorum.

HS - Sanırım artık D bloğa tehlikesizce
girebiliriz. Ateş etmek yok.

Asker - Efendim, bir mahkûmun sözlerine mi
inanacaksınız?

HS - Bu mahkûm 35 yıl boyunca
başımın belası oldu.
Ama şunu kabul etmem lazım:
Bana hiç yalan söylemedi.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder