19 Ağustos 2013 Pazartesi

Viva Zapata! (1952)

 




John Steinbeck'in senaryosuyla, Elia Kazan'ın yönetmenliğinde ve Marlon Brando'nun oyunculuğu ile bütün taşların yerli yerinde olduğu bir film.

Filmde benim için biyografik içeriği veyahut western özelliklerinden daha çok bağımsızlık teması ön plana çıkıyor. Bu alandaki en iyi örneklerden biridir.
Zapata’nın mücadelesinin gelişimini ve bunun halkla buluşması sonucunda devrime katkılarını/katılımlarını başarılı şekilde anlatmış Elia Kazan. Benim için yönetmenin en iyi 2.filmidir.(1 numara: Rıhtımlar Üzerinde)

1953'te Anthony Quinn'in "en iyi yardımcı aktör" Oscar'ını kazandığı Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi töreninde film 4 dalda daha ödüle aday gösterilmişti. Bunlar "En iyi aktör" (Marlon Brando), "en iyi senaryo" (John Steinbeck), "en iyi müzik" (Alex North) ve "en iyi dekor" ödülleriydi. Marlon Brando'ya ayrıca Cannes Film Festivali ve BAFTA "en iyi aktör" ödülleri verildi.

Filmden her biri tek tek anlamlar yüklü replikler:
Hepimiz aynı topraktan yapılmış olsak da, bir testi bir vazo değildir.

-Bir atasözümüz var; iyi giyimli bir adam iyi düşünceli bir adamdır.

-İpek içinde bir maymun yine de maymundur.

Güçlü bir adamı zayıf bir halk meydana getirir. Güçlü bir halkın ise güçlü bir adama ihtiyacı olmaz.

Kanunlar yönetmez, insanlar yönetir.

Öyle uzun zamandır savaşıyorum ki barışı anlayamıyorum.

Bazen ölü bir adam korkunç bir düşman olabilir.

Tarla kadın gibidir; bütün hayatın boyunca onunla yaşarsın, senin olmadığını öğrenmek zordur.

Ve eviniz yakılırsa yeniden yapın, tahılınız mahvolduysa yeniden ekin. Çocuklarınız ölürse daha çok doğurun. Sizi vadiden atarlarsa dağlarda yaşayın ama yaşayın. Hep liderler arıyorsunuz, hatasız güçlü adamlar. Hiç yok, sadece sizin gibiler var. Değişirler, bırakırlar, ölürler. Liderler yok, sadece siz varsınız. Güçlü bir halk, süren tek güçtür.

Barış zor sorun. Çok adam savaşta dürüsttü, ama barış… Bir adamın barışın baskısı altında nasıl dürüst kalabileceğini sık sık merak ederim.

Amacımız topraktı, bir düşünce değil. Aileleri besleyecek tahıl ekili toprak. Özgürlük bir kelime değil ama akşam evinin önünde güven içinde oturan bir adam. Barış bir rüya değil! Dinlenmek, nezaket için zaman. Kafamda bir soru var: Kötü bir hareketten iyi bir şey çıkabilir mi? Bu kadar şiddetten sonunda nezaket çıkabilir mi? Bu kadar cinayetten barış çıkabilir mi? Düşünceleri öfke ve nefret içinde doğmuş bir insan barışı sürdürülebilir mi? Barış içinde yönetebilir mi, bilmiyorum?

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder