2 Ağustos 2013 Cuma

Hudutlarin kanunu (1966)

 




Üç bilinenli denklem

Lütfi Akad'ın ilk toplumsal gerçekçi filmlerinden olan film Güney-Akad ikilisi için de bir ilk olma özelliği taşıyor. Bu buluşmayla beraber sinemamızda yerelleşme ve kendi insanımıza bakma yönünde büyük adım atılıyor. 60'lar Türkiyesinde sosyal sorunlara değinilmesi adına bir başlangıcın 'sınır'dan başlamasına da dikkat çekilmesi gerek.

Güney Doğudaki eğitim eksikliği, zor tarım koşulları, işsizlik ve bunların sonucu denebilecek kaçakçılık temel konular olarak gözükmekle beraber daha önemli bir arka planımız var.Bu planın bir tarafında feodal yapının temsilcileri ağalar, devleti temsilen askerler, rakip kaçakçılar ve diğer tarafında ise sınır bulunuyor. Çarpık ilişkiler bütününün oluşturduğu bozuk düzende halk ya itilecek, hapsedilecek ya da yaşamak için kendilerine alan açmak zorunda kalacaktır.

Filme getirebileceğim tek eleştiri sansür konusunda olacaktır. Film, dönemin sansür kurulu tarafından sansürü yiyeceği ortadayken yönetmen de oto-sansür uygulamıştır. Kaçakçı-Devlet ilişkisine bakışta ve devlet temsilcilerinin bu kadar olumlanmasında bunu bariz şekilde görüyoruz.

Son olarak, nerdeyse yarım asır öncesinden sansür koşullarında onun etrafından dolanarak bir soru sorulmuş ama halen güncelliğini koruyan bu konuda cevaplar niteliksizdir.
Uzun zamandan sonra favori filmlerime ekleme yapıyorum. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına izlemesini tavsiye ederim.



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder